Kim ne derse desin, insan tatildeyken yediklerine dikkat edemiyor. Bir yandan nazım geçtiği için anneme hafif, sebze ağırlıklı yemek siparişi verirken diğer yandan gittiğimiz restoranlarda çeşit çeşit kebapları, tatlıları götürdüm. Üzerine sigara bırakmanın metabolizma üzerindeki negatif etkisi de eklenince döndüğümden beri diyet üzerine yazılmış iki kitap bitirdim.
Dukan Diyeti
Bu kitaplardan ilki Pierre Dukan'nın kendi adıyla anılan meşhur Dukan Diyeti ki Prenses Kate'in düğün öncesi bu diyetle kilo verdiği söylentilerinin yayılmasının ardından daha da popüler oldu. Hem Türkiye hem İtalya'da girdiğim bütün kitapçılarda bestseller kitaplar arasında gördüğümü söylemeden geçemeyeceğim, dünyanın geri kalanında durum nasıl bilemem.
Eğer bu diyeti şu ya da bu şekilde duymuş olan ve uygulamayı düşünen varsa öncelikle kitabı okuyup anlamalarının şart olduğunu söylemeliyim. Yani öyle gazetelerde çıkan 3-5 satırlık özetler, televizyonda bu diyet üzerine dönen geyikler ya da internetteki bilgilerle sınırlı kalmayın. Olumlu ya da olumsuz pek çok eleştiriler alan bu diyetin sağlık yönünden etkilerini sıralayacak kadar bir tıp bilgisine sahip değilim. O nedenle en doğrusu yapmaya karar verdiğinizde bir doktora danışmaktır. Ancak, kitabın bende yarattığı izlenimi paylaşabilirim.
Kitabı oldukça akıcı ve açıklayıcı buldum. 2-3 kiloluk fazlalıktan ziyade, daha radikal çözümlere ihtiyaç duyanlar için yazılmış gibi geldi bana. Zira Dukan'ın internet sitesinde bilgilerimi girerek yaptığım analiz sonucu benim Dukan kriterlerine göre diyete ihtiyacım olmadığı sonucu çıktı.
İnternet üzerinde yaptığım araştırmalar neticesinde gördüm ki, diyeti gerçekten harfi harfine takip edenler kilo vermeyi başarmışlar. Ancak uzun vadeli olarak istedikleri kiloyu korumayı başarabilecekler mi sorun da burada zaten. Yani 5 sene önce kilo vermiş biri aşağı yukarı o kilosunda kalabilmiş mi? Dr Dukan bu konuda iddaalı ve başarılabileceğini söylüyor.
Benim naçizane görüşüme gelince...
Ben şahsen kendime çok yakın bulmadım. Haydi tüm şartları sağladık, doktorumuzun onayını da aldık, dişimizi sıktık ve Atak Evresinde kendimizi protein ağırlıklı besinlerle sınırladık ama Atak Evresi akabinde gelen Seyir Evresi'nde de meyve yiyememek benim için çok büyük bir eksi mesela. Tamam, vejeteryan değilim, beyaz ekmek, makarna ve yağdan da vazgeçebilirim ama sebze ve meyvesiz bir hayat düşünemiyorum belli bir süreliğine de olsa. 3. aşama olan Güçlendirme Evresi'nde bile günlük meyve limiti sadece 1 porsiyon. Eğer birgün Dukan Diyetini yapmaya karar verirsem sizi de haberdar ederim ama şu an için pek niyetim yok.
Glisemik İndeks Diyeti
Okuduğum diğer kitap ise Meri Raffetto'nun kaleme aldığı Glysemic Index Diet For Dummies. For Dummies serisinden pek çok kitaba rastlamakla beraber Glisemik İndeks için olanının Türkçesi basılmış mı bilmiyorum, ben İngilizce'sini okudum.
Aslına bakacak olursak Glisemik Indeks diyeti, kitapta da defalarca ve ısrarla tekrar edildiği gibi, bir diyetten ziyade bir yaşam biçimi. Sebze ve meyve ağırlıklı olmakla beraber hiçbir besin grubunu dışarda bırakmayan bu beslenme anlayışını çok daha dengeli ve akla yakın buldum. Esasında felsefesine hiç yabancı değiliz, annelerimizin hep söylediği ama tabaklarımızı tıka basa doldurarak yapmamıza hiç fırsat vermediği gibi :) : Herşeyden ama kararında yemek! Ama işte o "kararının ne kadar olduğu" noktasında kitabı okumanızda fayda var.
Kitabı oldukça motive edici buldum. Bu diyetin olumsuz yönüne gelince... Size mucize vaad etmiyor. Acı ama gerçek. Yani öyle kısa sürelerde hızlı bir şekilde yüksek miktarda kilo kaybı söz konusu değil. Kitapta örnek tariflere yer vermekle beraber size birkaç hafta ya da aylığına yapacağınız bir diyet programı da sunmuyor ancak işin mantığını ve özünü ve de dolayısıyla kendi programınızı nasıl oluşturabileceğinizi öğretiyor. Sözün özü bu diyeti uygulayabilmek için beslenme biçimi ve yaşam tarzınızı değiştirmeniz şart. Düşük Glisemik İndeks temelli beslenme tarzının başta diyabet hastaları olmak üzere sağlık açısından pek çok faydaları olduğu da sıralanan avantajlar arasında. Siz yine de sırf benim sözümle hareket etmeyip kitabı okuyun ve doktorunuza danışın.
Ve nihayet gelelim bugünkü tarifimiz için gerekli malzemelere...
Malzemeler
150gr soğan, dörde doğranmış
150gr patates, kabaca doğranmış
200gr kırmızı mercimek (yıkamadan önceki gramaj)
1 yemek kaşığı Thermomix sebze konsantresi
1100gr su
2 diş sarımsak
1 kutu Meksika fasulyesi konservesi (1 kutu brüt = 400gr; suyu süzülmüş net = 240gr)
Üzeri için:
30gr tereyağı ya da zeytinyağı
1/2 - 1 çay kaşığı toz kırmızı biber
Yapılışı:
- Soğan ve patatesi 5 saniye 5 Hız doğrayın
- Mercimeği yıkayıp hazneye ekleyin
- 1100gr su ve Thermomix konsantresini ilave edip Ölçü Kapağı ile yarım örterek 30 dakika 1-2 Hız pişirin
- Ölçü Kapağını kapatıp üzerini bir mutfak havlusuyla tutarak 30 saniye 8-9 Hız çırpın
- Fasulyeyi ekleyip Saat Yönü Tersine Çalışma opsiyonunu seçerek 5 dakika 1 Hız pişirin
- Kaselere servis edip üzerine yağda kızdırılmış kırmızı biber gezdirerek servis yapın.
Afiyet olsun...
Sofra Dergisi'nin Ağustos 2011 tarihli sayısında yer alan Meksika Fasulyeli Mercimek Çorbası başlıklı tariften üzerinde değişiklikler yaparak adapte edilmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder